İki günlük video arasından sonra biz yine kaldığımız yerden anlatmaya devam edelim :)
Şimdiye kadar nasıl kilo aldığımızı ve nasıl vermeye çalıştığımızı anlattık hep blogumuzda , şimdide yemek yemeği ve yapmayı bu kadar seven bir adam olarak meslek seçiminde Ersin Armutlu'yu dinlemeyerek nasıl hata yaptığımızı anlatalım . Üniversite sınavlarına hazırlanırken , annem 5 sene önce abimle olan tartışmalarını benimle yaşamaya başlamış , babamda bu tartışmaların arasında boşuna uğraştığımı , Mengen'e aşçılık okuluna gitmem gerektiğini bazen dalga geçerek , bazen ciddi olarak defalarca anlatmıştı :) Çalışan bir annenin her zaman aç çocuğu olarak , okuldan eve geldiğimde daha önce anlattığım bakkala takılmamış isem , eve gelip varsa olan yemeklerden götürmeyi , yoksa evdeki malzemelerle bazı yeni lezzzet denemeleri yapmışlığım vardır :) Bunlardan en vahimi orta 2. sınıfta , okul arkadaşlarım Semih ve Mehmetcan'la yaptığımız milföy hamurundan börek denemesidir ki 2 gün okula gidememişliğimiz vardır :) Milföy hamurunun içine evde ne bulduysak ( malzemeyi buraya yazsam okumaktan sıkılırsınız :))) koyduktan sonra , üzerine yumurta sürmeden ( bende niye anneminkiler nar gibi kızarıyor da bizimki böyle fırından gri çıktı diye yemeden bayaa bir düşünmüştüm ) fırına verdiğimiz tepsiye bir de derce ayarı yapmamız gerektiğini farketmiştik , 40 derecenin ne kadar fazla bir sıcaklık olduğunu geçen yazdan bildiğimiz için :))) ( puahahahaha ) ısıyı 40 dereceye ayarladık :) Bu arada açlıktan ölmek üzere olduğumuzdan 3 dakikada bir fırının önüne gelmekte :
- Allah Allah hala niye kızarmadı bu börekler ??? diye iç geçirmekteyken 50. dakikanın sonunda dayanamayarak börekleri fırından çıkarttık :) Çıkarttık ama bu daha önceden yapılan ve bayılarak yediğimiz böreklere hiç benzemiyordu , Mehmetcan fırına , Semih milföy hamuruna kusur bulurken ben plastik tadı olan börekleri götürmeye başlamıştım :) evdeki tüm malzemeyi böreğe kullandığımız için aç kalacaklarını anlayan bu iki kardeşimde plastik böreklerden yemeye başlamış ve 4 dakika içinde börek tabağının altını , üstüne getirerek ( 12 tane filan yapmıştık herhalde :))) oturmuştuk : kim hatırlamıyorum ama birimiz :
- Oğlum kız çocukları küçükken evcilik oynarken gelen misafire plastik kek , pasta , çay filan ikram ediyor ya , bizde plastik börek yiyen ilk insanlar olarak tarihe geçtik demiştir ( 45 dakika gülünmüştür :)))
Bir iki saat sonra herkes evlerine dağıldıktan sonra sırasıyla ben ( ilk böreği yiyen olarak ) ve arkadaşlarım fenalaşmış , midemize oturan pişmemiş börekleri ( bu üç kişi hala çiğ börek yemezler puahahahaa :))) kusamayaraktan 2 günü muhteşem karın ağrılarıyla geçirmiştir . Daha sonra böreklerin 180 - 200 derece ısıda üzerlerine yumurta sarısı sürülerek pişirildiğini öğrenen bu üçlü yine kendi başına börek yapmamışlardır :)))
Bu ilk başarısız denemenin ardından Altuğ güzel şeyler yapmaya başlamış , aldığı yemek tariflerinde malzemeden çok kaç derece ısıda , ne kadar pişirileceğine dikkat etmiştir :) Aşçı olamamıştır ama 2003 - 2009 yılları arasında başbaşa yaşadığı babasına , halalarına , kuzenine ve nişanlısına güzel yemekler pişirmiş , sonunda Ellerine Sağlık denildiğinde , annelerin ne hissetiğini anlamıştır :))) Babası her yemekten sonra :
- Oğlum keşke sözümü dinleyip aşçı olsaydın dediğinde , hüzünlenmiştir :))) Şimdi kendine tatsız , tuzsuz , yağsız diyet yemekleri hazırladığında İyi ki aşçı olmamışım diye iç geçirmektedir :))) Bu şansı aile de ikinci kaçıran şahıs Ali kuzen olmaktadır , kendisi mutfakta benim gibi özel tatlar denemekten her zaman hoşlanmış ama üniversitede çalgı yapım bölümü tercihi yaparak hepimizin hayallerini yıkmıştır :))) Şimdi bu iki kuzen amatör olarak yeni tatların peşinde mutfakta harikalar yaratmaya devam etmektedir :)))
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder